Yakup Kepenek
Yakup Kepenek yakupkepenek06@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Radikal’

23 Haziran 2014 Pazartesi

Radikal gazetesinin basılı biçimi iki gün önce kapatıldı. Gazete artık sanal yayımlanacakmış. Bir gazete; sahibinin olduğu kadar, ondan da fazla olarak, çalışanlarının ve okurunun, yani toplumun malıdır. Radikal olayına bu açıdan bakılmalıdır. Ancak çoğu zaman hiç de öyle olmuyor.
Bu bağlamda başımdan geçen bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.
2004 yılı yerel seçimlerinin hemen öncesinde, 17 Mart 2004 tarihinde Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte TBMM’de bir basın açıklaması yaptık. Açıklamamızda, seçimlere gidilirken İ. Melih konulu yazılarıyla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’na ağır eleştiriler yönelten Hürriyet’in köşe yazarı Emin Çölaşan’ın “bir süre sizlerle birlikte olmayacağım” diyerek yazı yazmaktan vazgeçmesini sorguladık; olayı, basın özgürlüğünü sınırlama anlamına geleceği yönüyle eleştirdik.
Bunun üzerine Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, Bağcılar Asliye Ceza Mahkemesi’nde ikimize karşı hakaret davası açtı; hem cezalandırılmamızı hem de 50’şer milyar liralık tazminat ödememizi istedi.
Yerel mahkeme ve Yargıtay süreçleriyle oldukça uzun ve çok yorucu geçen yargılama süreçlerinde basında olması gereken duyarlılığı görmedik; yalnız kaldık ve kendi uğraşlarımız ve Av. Cemil Memişoğlu’nun etkili savunmasıyla bu durumdan kurtulduk!

***

Basın-yayın dünyası, bugün, özellikle özgürlük yönünden çok büyük sıkıntılar yaşıyor. Çünkü AKP, iktidar gücünü basınyayını baskı altına almak amacıyla hiçbir demokraside görülemeyecek sınır tanımaz biçimde kullanıyor. Böyle bir ortamda Radikal gazetesinin sanal dünyaya geçmesinin bir boşluk yaratması kaçınılmazdır.
O noktaya geçmeden basın özgürlüğüyle ilgili iki noktanın altı çizilmelidir.
Birincisi, basın özgürlüğünü sonuna dek ve öncelikle savunması gerekenler, bu özgürlük var olduğu ölçüde var olabilen gazete yazarı ve TV yorumcularıdır. Yazar ve yorumcuların, örneğin, AKP’nin facebook ve twitter gibi sanal iletişim alanında getirdiği yasaklara çok güçlü bir biçimde karşı çıkarken, yazılı basında ve TV’lerde yaşanan baskılar karşısında aynı yeterlilikte karşı duruş sergiledikleri söylenemez.
İkincisi, basın yayında sermaye sahipliği büyük önem taşıyor. Kural olarak, devlet ile iş yapan sermayedarların sahip olduğu basın-yayın ortamı, bilinen nedenlerle özgür ve bağımsız olamıyor. Özellikle devletle yapan sermayedarların sahip olduğu basınyayın kuruluşlarının yazar ve yorumcularının özgürce yorum yapabileceklerini var saymak, tam anlamıyla boştur. AKP’nin oluşturduğu ortam, basın-yayının çok büyük bir bölümünü bugünkü düşünce üretemez ve güdük duruma getirmiş bulunuyor.

***

Beğenin ya da beğenmeyin, bilirdiniz ki Radikal, çok farklı düşüncelerin özgürce sergilenebildiği, bunu güçlü habercilikle tamamlayabilen oldukça canlı bir düşünce düzlemidir. Böyle bir özgürlük alanının sanal tarafa taşınması yarının gazeteciliğine geçiş sayılabilirse de bugün için bir büyük kayıptır; yalnızca düşünce özgürlüğü ışığından korkanların işine yarar.
Ülke siyasetinin, iktidarı, ana ve yavru muhalefetiyle siyasal İslam ağırlıklı bir çizgiye çekildiği, tüm kamu yönetiminin ve giderek toplumsal ilişkilerin bu çok dar tutuculuk kalıbına sokulduğu; Başbakan’ın bu günlerin en önemli konusu olan Musul olaylarını “yazmayın, konuşmayın” diyerek basını uyardığı bir dönemde, Radikal’in sanala taşınmasıyla kamuoyunun bilgi edinme pencerelerinden birine kilit vuruldu; insanımızın özgür düşünmesini besleyen can damarlarından biri daha kesilmiş oldu.
Yazık oldu.
Son yıllarda çoğalan Osmanlı dönemine ilişkin TV dizilerinde sıkça kullanılan bir kör etme yöntemi var; göze mil çekmek! Radikal olayıyla yapılan, toplumun gözüne yeni bir mil çekmek gibi bir şey!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları